Ekonomik Sistemler

Ekonomik sistem ekonominin örgütlenme, yapılanma tarzına işaret eden bir terimdir. Ekonomik sistem içinde mallar ve hizmetler

a) Üretilir,

b) Mübadele edilir,

c) Tüketilir.

Demek ki ekonomi zincirinin üç halkası vardır. Sosyalistler bu zincirde mübadelenin yerine “dağıtım” kavramını yerleştirmeye heveslidir. Bunun ne anlama geldiği ve nasıl yapılıp ne gibi sonuçlara yol açabileceği üzerinde daha sonra duracağız.

Esas itibariyle iki ekonomik sistem vardır:

  1. Piyasa ekonomisi,
  2. Komuta ekonomisi.

 

Bazı yazarlar karma ekonomiyi de listeye ekler. Karma ekonomi piyasa ekonomisi ile komuta ekonomisinin farklı oranlarda ve derecelerde birleştirilmesidir. Diğer bazı yazarlar ayrı bir model olarak karma ekonomiden bahsetmek yerine ekonomilerin piyasacı kısmı ve komutacı kısmı olduğunu söyler.

Literatürde kimileri ekonomik model olarak kapitalizmi ve sosyalizmi sayar. Bu kısmen doğru kısmen yanlıştır. Kapitalizmin iki türü vardır: Liberal kapitalizm veya serbest piyasa kapitalizmi ve eş-dost kapitalizmi (crony capitalism). Sosyalizm ise sadece bir ekonomik model değil, bir ideolojidir ve ekonomi yanında siyaseti, sosyal hayatı vs. de kapsayan bir sistemdir.

Serbest Piyasa Ekonomisi

Piyasa ekonomisi modeli ekonomik anlayışın merkezine piyasayı oturtur. Piyasa, insanların mübadele ilişkilerini girdiği her yer ve ortamdır. Mübadele ise malların ve hizmetlerin alınıp satılmasıdır. Çok eskiden, ulaşım, nakliye ve iletişim imkanlarının bugünkülerle karşılaştırılamayacak kadar kısıtlı olduğu zamanlarda piyasa, bugünkü semt pazarı gibi bir şeydi. İnsanlar orada yüz yüze gelir ve maddi varlıklarını veya hizmetleri değiş-tokuş ederlerdi. Bugün piyasa zaman ve mekan sınırları çok genişlemiş bir olgu olarak hayatımızdadır. Piyasaların serbestçe işlediği modele piyasa ekonomisi modeli denir.

Piyasa Ekonomisinin Özellikleri

Üretim araçlarının özel mülkiyet altında olması. Üretim araçları insanların ihtiyaç duyacakları malların ve hizmetlerin üretiminde kullanılan emek, sermaye, toprak, ham madde gibi şeylerdir. Her mal ve hizmet bunların işlenmiş bileşimi mahiyetindedir.

Piyasa ekonomisinde özel mülkiyet araçlarına bireyler veya firmalar sahip olur. Bu kişiler ve kuruluşlar sahip oldukları üretim araçlarını nerede, ne zaman, nasıl kullanıma sokacaklarını kendileri belirlerler.

Serbest mübadele. Ekonomik faktörlere sahip olanlar, bir mal veya hizmet üretenler, bir mal veya hizmet satın almak isteyenler keyfi bir engellemeyle karşılaşmadan bunu yaparlar. Serebest mübadeleye serbest ticaret de denir. Serbest ticaret bir ülke içinde vuku bulunca iç, ülkeler arasında vuku bulunca uluslararası ticaret olur. Her malın ve hizmetin bir mübadele fiyatı (alıcıların onlar için takdir ettiği değeri) vardır.

Malların ve hizmetlerin fiyatını, piyasa dışında bir aktör değil, malların ve hizmetlerin arz ve talebi belirler. Arz sabitken talebin artması fiyatları yükseltir, talep sabitken arzın artması fiyatı düşürür. Bu, iktisatın en temel kanunudur ve her mal ve hizmet için geçerlidir. Hatta, bazı sosyal bilimciler, bunun, sosyal bilimlerde karşımıza çıkan yegane kanuniyet olduğunu iddia etmeye meyillidir.

Fiyat mekanizması. Fiyat, bir malın-hizmetin parayla verilmesi, yahut sahibinin ondan parasal karşılıkla vez geçmesi oranıdır. Daha genel anlamda, iki mal-hizmet arasındaki, parayla ölçülen, mübadele oranıdır. İtibari para çağında paranın kendi başına bir değeri yoktur, bir malı-hizmeti satmak için alınan para hemen veya gelecekte başka mal ve hizmetleri satın almak için verilecektir, elden çıkartılacaktır. Yani, aslında bir şey satın alan kişi onun nihai karşılığını vazgeçtiği başka bir malla ödemektedir.

Fiyat mekanizmasına fiyat sistemi adı da verilir. Bu sistem-mekanizma, bir ekonomi içindeki faaliyetleri, arz ve talebi ayarlayarak idare eder. Fiyat mekanziması bir merkezi otorite olmadan ekonomiyi koordine eder.

Etkin hukuk sistemi. Piyasa ekonomisi ekonomik hayatın aktörleri arasında çıkan ihtilafları adil, hızlı şekilde çözen ve bunlarla ilgili kararları etkili şekilde uygulayan bir hukuk sistemini gerektirir ve geliştirir. Hukuk, adalet dağıtımı yanında, insanların gelecekle ilgili öngörüler yapmasını da mümkün kılar. İnsan hayatına istikrar kazandırır. Piyasa ekonomisinin var olması hukukun hakimiyetinin var olmasına bağlıdır.

Piyasa dostu ahlak ve kültür kodları. Daha önce de bahsettiğimiz üzere, insanların toplum hâlinde yaşıyor olması insan davranışlarının regüle edilmesini mecburi kılar. Bunu hukuk tek başına yapamaz. Başka bir deyişle, toplumsal hayat sadece hukukla regüle edilemez. Hukuku abartan ve neredeyse toplumsal hayatın yegane unsuruna çevirmek isteyen yaklaşıma legalizm denir. Ahlakın doğma sebebi bu regülasyon işlerine katkıda bulunmaktır. Mesela, hırsızlığı ahlak dışı sayan bir kabul yoksa, sırf hukuk sistemiyle mülkiyet korunamaz. Benzer şekilde, çalışkanlığı, çok para kazanmayı ayıplayan kültürlerin egemen olduğu yerlerde de çok başarılı, büyük sermaye gerektiren işlere girecek müteşebbisler çıkamaz.

Piyasa Ekonomisi Kurulur mu Oluşur mu?

Piyasa ekonomisi bir kendiliğinden doğan düzendir. Düzen, insanların içinde karşılanması, başka bir deyişle başkalarının beklentileriyle çakışması ihtimali yüksek beklentiler geliştirebildiği insan davranışları düzenliliği ortamıdır. Piyasa düzeninin belli bir mucidi yoktur. O, aynen para, dil ve ahlak beşeri kurumları gibi, kendiliğinden doğan, bir yaratıcısı olmayan, anonim hayatın akışı içinde, çok uzun zamana yayılarak, kendiliğinden oluşan ve işlemek için bir merkezi otorite gerektirmeyen bir düzendir.

Piyasa adem-i merkezi şekilde işler. Bir beyne, bir planlayıcıya ihtiyaç duymaz. Gayri şahsi, yani belli kişileri belli şekilde etkilemeyi hedef almayan, kimi nasıl etkileyeceği önceden bilinmeyen kurallara dayanır.

Genellikle, piyasa ekonomisinin bencil insan tiplemesine dayandığı söylenir. Buna göre, piyasanın anladığı veya idealize ettiği birey, pür ekonomik bireydir ve yalnızca kendi menfaatlerinin peşinde koşar. Aynı zamanda rasyoneldir. Bu insan tiplemesi A. Smith’e atfedilir ve sanki Smith’in bu sözleri o zamana kadar var olmayan bir insan tipi ortaya çıkartmış gibi yorumlar ve suçlamalar yapılır. Oysa Smith, insanların nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili bir öneri geliştirmemiş, nasıl davrandıklarıyla ilgili bir tespit yapmıştır. Smith’in cevabını aradığı soru, insanların genellikle kendi menfaatleri peşinde koşmasına rağmen, nasıl olup da bu bencilce davranışların herkesin yararına bir sonuç yarattığıdır.

Bu soruya verilen cevap, çoğu zaman söylendiği gibi, “bir görünmez el” değil, “sanki bir görünmez elin” insanları kamunun yararına olacak şekilde davranmaya itmesidir. Bu el özgür insanların iradi davranışlarının kümülatif sonucudur. Herkes serbest bırakıldığında ekonomik hayatta nasıl davranıyorsa öyle davrandığı için ortaya bu sonuç çıkmaktadır.

Mamafih, piyasa ekonomisi teorisine katkıda bulunmuş her filozofun kendi menfaatinin peşinden koşan insan tiplemesini esas almadığını vurgulamak gerekir. Mesela, Hayek’e göre, piyasa ekonomisinin dayandığı insan tipi, kendi ilgisi ve bilgisi çerçevesinde kendi amaçlarını belirlemesine ve onların peşinden gitmesine engel olunmayan insandır. Ekonominin temel problemi bilgi eksikliğinin üstesinden gelinmesi ile bilgilerin ve davranışların koordine edilmesidir. Ekonomik özgürlük bunun için gereklidir. Bu yüzden, piyasa ekonomisine ekonomik özgürlük sistemi adı verilir.

Piyasa ekonomisinde insanların ekonomik davranışlarını idare eden bir beyin olmadığı için, ekonomik hayatın akışının bireyler açısından sonuçlarını kimse tayin edemez. Bu yüzden, piyasa ekonomisinde gelir dağıtımı yoktur, gelir dağılımı vardır. Gelir dağılımı eşitsizdir. Mülkiyet dağılımı da eşitsizdir.

Uzun vadede zenginlik (gelir ve mülk biçiminde) ekonomik faktörlerin en iyi kullanımını yapanlara doğru akar. Zenginlik dağılımı sabit bir harita teşkil etmez, her an dalgalanmakta ve devamlı değişmektedir.

Komuta Ekonomisi

Komuta ekonomisi piyasa ekonomisinin tersidir. Bu tabir, ona, daha çok piyasa ekonomisi taraftarlarınca verilen bir isimdir. Modeli savunanlar, planlı ekonomi, düzenli ekonomi gibi isimler vermeyi tercih eder. Ancak, komuta ekonomisi adlandırması çok haksız sayılmaz. Planlı ekonomi de dense, planlayıcı, etkin olmak için, komuta edecek konumda olmak zorundadır.

Komuta ekonomisinin özellikleri

Üretim araçları kolektif sahiplik altındadır. Komuta ekonomisinde üretim araçlarının özel sahiplik altında bulunmasına izin verilmez. Onların topluma ait olduğu kabul edilir. Ancak, toplumun onların nasıl kullanılacağına karar vermesi fiilen imkansız olduğu için, bu işi, onu toplum adına yaptığını söyleyen bir grup insan üstlenir.

Üretim araçlarının serbest mübadelesi yoktur. Tüm üretim araçlarına teorik olarak tüm toplum sahip olduğuna göre üretim araçlarının mübadeleye tabi ve konu olması imkansızdır. Topluma ait üretim araçlarını fiilen idare eden otorite hangi üretim aracının nerede, niçin, nasıl kullanılacağına karar verir.

Adem-i erkeziyetçi değil merkeziyetçidir. Bir planlama organı ekonomiyi genel olarak idare eder. Üretimi planlamakla yetinmeyip tüketimi de, ayrıntılarıyla değilse bile, genel hatlarıyla planlar. Tüketimin planlanmaması, yani kimin, ne zaman, ne ve ne kadar tüketeceğinin planlanmaması üretimin planlanmasını da aksatır.

İş bölümü sınırlıdır ve özgür bireysel tercihlerin eseri olan bir iş bölümü değildir. İnsan toplumlarında iş bölümünün sıfırlanması imkansızdır. Marx gibi düşünürlerin iş bölümünün ortadan kaldırıldığı toplum hayali sadece hayal değildir, aynı zamanda insanlığın refah seviyesine ve hatta beka mücadelesine ağır darbe indirecek bir taleptir. Ancak, komuta ekonomisinde zengin ve verimli bir iş bölümü olamaz. Bireyler serbestçe meslek seçip icra edemezler. Onlara hangi mesleği icra edecekleri kamusal otoriteler tarafından bildirilir. Bu yüzden, iş bölümü piyasa ekonomisinde olduğu ölçüde gelişmez. Zora ve dışardan belirlenmeye dayanan iş bölümünün emeğin verimliliği üzerinde önemli derecede menfi tesirinin olacağına şüphe yoktur.

Sistem hukuka değil talimatlara dayanır. Planlama otoritesinden aşağıya doğru ne yapılacağını, bazen yapılacak şeyin nasıl yapılacağını tayin eden emirler gönderilir. Bağımsız ekonomik aktörler olmadığı için bunlar arasında hukuk tarafından çözüme kavuşturulması gereken ihtilaflar yoktur. Ortaya çıkan anlaşmazlıklar idaridir ve üst otoritenin alt otoriteye talimat vermesi ile çözülür. Hayek’in deyişiyle, piyasa ekonomisinin bir kendiliğinden doğan düzen olmasına karşılık, komuta ekonomisi organize edilen bir düzendir.

Zenginliğin (gelirin ve gayrimenkulleri dışlayıcı kullanma hakkının) dağılımı değil dağıtımı söz konusudur. Merkezi otorite kimin ne alması ve ne kadar alması (yahut kime ne verilmesi ve ne kadar verilmesi) gerektiğine kendi seçtiği ölçütlere göre karar verir. Tahmin edileceği üzere bu süreçte ekonomiye katma değer ekleme değil ekonomi dışı kıstaslar nazarı itibara alınır. Resmi söylem eşitliğe çok vurgu yapar ama fiiliyatta yaygın eşitsizlikler vardır. Eşitsizlikler gelir dağıtımı yanında dayanıklı malları (evler, yazlıklar, otomobiller) kullanma hakkının dağıtımından da kaynaklanır. Eşitsizlikler merkezi otoritenin takdir yetkilerinin sonucu olarak doğar.

İnsanları azami verimlilikle çalışmaya itecek olanın kişisel çıkar arayışı değil, ortak iyi için çalışma arzusu, toplum için fedakârlık yapma eğilimi olacağına inanılır. Bununla ilgili bir efsaneler, hikayeler, örnekler ağı oluşturmaya çalışılır. Komuta ekonomisinin felsefi anlayışına göre ancak bu saiklerle çalışan bireyler ortak iyiye, kamu yararına katkıda bulunabilir.

Üretimle gelir dağıtımının birbirinden ayrılabileceğine inanılır. Komuta ekonomisi taraftarlarına göre üretim ve dağıtım birbirinden tamamen ayrılabilecek ve farklı ilkelere göre tanzim edilebilecek toplumsal faaliyet alanlarıdır. Üretim dağıtımdan ayrı olarak yapılabilir. Tüm ürünler ortak bir havuzda toplanabilir. Sonra bu ortak havuzdaki stokun kime nasıl dağıtılacağına karar verilebilir.

İdeal Modellerden Sapmalar ve Karma Ekonomi 

Yukarda özellikleri sayılan piyasa ekonomisi ve komuta ekonomisi saf modellerdir. Ancak, dünyada yaşayan ekonomik sistemler nadiren bu saf modellere bütünüyle uyabilir. Her hâlükârda sapmalar olacaktır. 

Saf piyasa ekonomisi modeli, devlet olmadan da ortaya çıkabilir ve işleyebilir. Ancak, devletler vardır. Devletlerin varlığı bile piyasa ekonomisi açısından sonuçlar yaratacaktır. Kaldı ki, hemen her devlet ekonomiye şu veya bu şekilde, piyasa ekonomisi için olması gerekenin (mesela, mahkemelerin etkin şekilde çalışmasının) ötesinde müdahalede bulunmaktadır. Bu yüzden, saf piyasa ekonomisi hiçbir yerde yoktur. 

Saf komuta ekonomisi mübadele için piyasanın tümüyle tasfiye edilmesini ve bireylerin her ekonomik kararının merkezi otoriteye bırakılmasını gerektirir. Bu da imkansızdır. Komünist ülkelerde dahi piyasa tamamen öldürülememiştir. Çünkü, piyasa kendiliğinden bir süreçtir ve insanlar yaşamak için piyasaya muhtaçtır. Naziler Yahudileri toplama kamplarına koyup dünyayla temaslarını kestiklerinde, Yahudiler kendi aralarında oluşan piyasayla yaşama şanslarını biraz olsun artırmışlardır. 

Bugün dünyanın çoğu ülkesinde karma ekonomi vardır. Ekonominin bir kısmı serbest piyasa modeline dayanırken diğer kısmı komuta ekonomisidir. Devletler bir şekilde ekonomik hayatta ağırlık sahibidir. Batılı “kapitalist” ülkelere göz attığımızda sektörlerle devletin iç içe geçtiği korporatist yapılanmalar karşımıza çıkar. Devletle sektörel güç merkezleri (işçi sendikaları konfederasyonları, işveren örgütleri, üretici örgütleri) bir araya gelerek ekonominin temel parametrelerini belirlerler. 

Kapat