Yasadışı Sistemin Büyümesi

 

Üçüncü dünyanın belli başlı şehirlerinin nüfusları son kırk yıl zarfında en az dört misli artmıştır. 2015 yılından itibaren, kalkınmakta olan ülkelerin elliden fazla şehrinin nüfusu beş milyonu aşacaktır ki, bu nüfusun büyük bir bölümü yasadışı olarak barınacak ve çalışacaktır. Yasadışı sektör, kalkınmakta olan ve eski komünist ülkelerde hemen her yerde “hâzır ve nâzır”dır. Yeni yeni faaliyetler zuhur etmiş ve bunlar geleneksel olanların yerlerini tedricen almıştır. Bu şehirlerin sokaklarında yürürken; yasadışı dükkanlara, döviz alıp satanlara, nakliyecilere ve sâir hizmet verenlere tesadüf etmemeniz imkânsızdır. İşporta tezgahlarında satılan kitapların bile çoğu “korsan baskı”dır.

Yasadışı iskân ve ticaret tarafından, hükümetin koyduğu kuralları zorlayarak veya düpedüz ihlâl ederek inşâ edilmiş koca mahalleler vardır. Peru’da inşâ edilmiş her yüz evden ancak otuz kadarının tapusu vardır. Geri kalan yetmişi yasadışı inşâ edilmiştir. Lâtin Amerika’nın tamamında, her sekiz binadan en az altısının eksik-kapitalize-edilmiş sektörde bulunduğunu ve bütün gayrimenkulün yüzde 80’inin yasa dışında tutulduğunu gördük. Yapılan çoğu tahmine göre, kalkınmakta olan dünyadaki yasadışı sektörler, çalışan nüfusun yüzde 50 ilâ 75’ini istihdam etmekte ve üçüncü dünyanın toplam ekonomik üretiminin beşte biri ilâ üçte ikisinden fazlasını gerçekleştirmektedir.

Brezilya’yı düşünün: Bundan otuz sene evvel, konut inşaatlarının üçte ikisinden fazlası kiraya vermek maksadı ile yapılıyordu; bugün ise kiralama maksadı ile yapılan konutlar Brezilya inşaat sektörünün bütün üretiminin ancak yüzde 3’ünü teşkil etmektedir. Kiralık ev piyasasının çoğu Brezilya şehirlerinin “favelas” tabir edilen gayriresmî kısımlarına kaymıştır. Donald Stewart’a göre İnsanlar “favela”larda yürütülen ekonomik faaliyetin hacminden bîhaberdirler. Bu gayriresmî ekonomiler, şehir merkezlerinin cazibesine kapılarak Brezilya’nın kuzey doğusundan gelmiş köylülerin müteşebbis ruhlarından doğmuştur. Büyük ölçüde regüle edilmiş resmî ekonominin haricinde ve arz talep mekanizmasına uygun olarak işlemektedirler. Bâriz kaynak kıtlığına rağmen, bu gayriresmî ekonomi müessir bir biçimde işlev görmektedir. “Favela”larda kira kontrolleri yoktur, kiralar Amerikan doları cinsinden ödenmektedir ve kira ödemeyen kiracılar hızla tahliye edilmektedir. Kâr getirisi yüksektir ve bunun neticesi olarak da bir konut arzı fazlası vardır.

Wall Street Journal, 1997 yılında, “Friends of Land” grubuna göre, Brezilya’nın Amazon Ormanları’nda işgal edilmiş toprakların ancak yüzde 10’unun mülkiyet tapuları ile temellük edildiğini yazmıştır.14 Yasadışılık olgusu diğer ülkelerde de tırmanıştadır.

“Aşağı tabaka”nın toplumunun kıyısında yaşayan küçük bir azınlıktan ibaret olduğu ileri ülkelerdeki durumun aksine, bazı ülkelerde, yasadışı “yol”, “ana cadde”ye dönüşebilmiştir. Meselâ keşif yaptığımız çoğu ülkedeki, sadece yasadışı gayrimenkulün toplam değeri bile; ticarî bankalardaki toplam tasarruf ve vadeli mevduat hacmi ile bütün dış-kaynaklı doğrudan yatırımların ve özelleştirilmiş veya özelleştirilmeyi bekleyen KİT’lerin değerlerinin toplamın birkaç mislidir. Düşünüldüğünde, bu hiç de şaşırtıcı değildir. Gayrimenkul, ileri ulusların millî servetlerinin yüzde 50 kadarını teşkil eder; kalkınmakta olan ülkelerde ise bu nispet, dörtte üçe yakındır. Yasadışı yerleşimler, kalkınmakta olan ve eski komünist ülkelerde, sıradan insanlara açık tek yatırım “caddesi”dirler ve dolayısıyla da, tasarrufların ve sermaye oluşumu sürecinin önemli bir parçasını temsil ederler. Dahası, şehirlerin GSMH’ya giderek artan katkıları, akla, potansiyel sermaye ve teknolojik know-how’ın önemli bir kısmının daha ziyade kentsel bölgelerde biriktiğini getirmektedir.

 

Kapat